Beyaz Leblebi

Öyle zamanlar olur ki durmuyor, susmuyor içimde için için konuşan dolu dizgin taylar.
Zaman geçmez oluyor ve ben onları dinlemekten kendimi alıkoyamıyorum.
Her sorunun tek bir yanıtı olmuyor hayatta, belki birden fazla belki de hiç.
Bilirsin çok şey yaşarız yahut çok şey yaşadığımızı var sayarız.
Düşeriz, kırılırız, kanarız ve düşürürüz, kırarız, kanatırız.
Bu bütünüyle beyaz leblebiye benzer;
kimi sert, kimi tatlı, kimisi de tatsız tutsuz.
Biraz hayal gibi, biraz hayat gibi.
Bazen dişin kırılacak gibi hissedersin yine yersin, vazgeçmeden.
Bunun adı sevmektir.
Ayırt etmeksizin kırılacağını, canın yanacağını düşünmeden.
Öyle zamanları da sev.
Zaman an'dan ibarettir, an'ların yaşamını ortaya koyar.
İşte yaşam kelimesinin benim dolu dizgin taylarımca mânâsı;
beyaz leblebi...
ya senin?

--

Üsküdar