Hayat gibi, Gönül gibi, Yar gibi…

Her şey, herkes biraz uzak sanki;
Hayat gibi, Gönül gibi, Yar gibi…
Hani insan odur ya; durur iken bilmez hiç bir güzelliğin Kıymetini. “O mâhîler ki deryâ içredir,
deryâyı bilmezler.” deryânın kıvrımlı sularında kıvrım kıvrım dolaşan bir mâhî bilir mi hiç deryâyı üstadım!
Ne vakit ki o mâhî o deryâya hasret düşer ise yanar yüreği ve kaskatı kesilir bedeni, soluksuz biçare…
Nefessiz kalırsın azizim, nefessiz. Nefes alamazsın demiyorum; alırsın nefes, yaşarsın bi’ ömür!
En zoruda bu değil mi zaten; O’nsuz aldığın her nefes Yüreğine saplanır iken yaşamak bi’ ömür.
Beşer bilmez vuslatın Kıymetini, Sevenin Kıymetini, Sevilenin Kıymetini…
Hiss-i kable’l-vukû Yüreğim, hiss-i kable’l-vukû!
Kanatlarını açıp semaya süzülür iken ardından bakanın “Sen” olması, pare pare olmuş Can’ıma merhem olmaz.
Velhasılıkelam, süzülmezden evvel Kıymet; topraktan evvel Hayat…

 

19 Ağustos Cumartesi 2017 – 02.17