Öylesine Kıymetli… Öylesine Sevdalı…

Bir vakit, bir an…
Öylesine Kıymetli… Öylesine Sevdalı…
Rüya gibi başlar vakit, peki ya vakit bir tek rüya ile devam eder mi? Edeni var mı yada edecek olanı…
Bu beşeriyette kâbus denen bir olgu var ki tüm güzel rüyaların hazin sonu… Gelin ben size onu anlatayım.
Hepimiz kaçarız kâbuslardan, korkarız. Bilmiyorum, kâbus şayet gelecek ise kaçmak hangi yaraya merhem ancak bildiğim bir gerçek var ki;
ne kadar kaçar isek o kadar yakın kılıyoruz kâbusları yanımızda… Kâbuslardan kaçma azizim! Allah var, Allah Yar. Rüyayıda, kâbusuda veren O.
Rüyanı rüyandan bekleme ki kâbusun olmasın. Rabb’in rüyanı ondan istemen için her daim sana nefesinden daha yakın. Tarihin bir köşesinde, vaktin en Sevdalı döneminde
dön Rabb’ine bir bir anlat O’na; en içten, en samimi gelişin ile… Sonrasını sadece seyir eyle. Eskiler der ki; “Bir beşeri O’ndan çok sevmeyeceksin,
O’nun için seveceksin.” şayet Rabb’inden çok sever isen imtihanın olurmuş. Bunun en güzel açıklamasını yapan; Sevda nedir tüm beşere anlatmış olan,
hayatını “Hamdım, piştim, yandım.” mısraları ile anlatan, 30 Eylül 1207 yılında bugünün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi’nin Belh şehrinde
dünyaya gelen, Mevlânâ Celâleddin Rûmî’dir. Bakın Rûmî nasıl bir dize ile anlatmış;
“Allah der ki; Kimi benden çok sever isen onu senden alırım ve ekler; onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım. Mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur,
sabır taşar, Can’ından saydıgın Yar bile bir gün el olur. Aklın şaşar. Dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur… Öyle garip bir dünya; olmaz dedigin
ne var ise hepsi olur… Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. En garibi de budur ya; öldüm der durur, yine de yaşarsın.”
Demem odur ki; herşey olur, etrafında döner durur. Elini uzatıpta bir hâl etmeye koyulsan ayağın takılır, tökezler düşersin. Sen rüyanı O’ndan iste…
Bak ne diyor esas Sevdan; “Ve Kalpleri birbirine ısındıran yalnızca Allah’tır.” (Enfal Suresi/63.Ayeti) Bak ne diyor Rûmî; “Birini seviyorsanız onu Allah’tan isteyin.
Kalpler Allah’ın elindedir.”
Rüyan İmana dönüşmeli ki, adına Sevdam diyebilesin. Yokluğu seni sen yapmalı ki, onu Hakk’tan isteyebilesin. Hakk’ın rızası için yaşamalısın ki, huzuruna utanmadan çıkabilesin.
Rüya dediğimiz; Yarin bir çift gözü ile sonsuz bakışı…
Yarin tek bir gülüşü, tek bir hâl ve hareketi, tek bir sözü ile hangi duamın mükâfatıdır bu güzellik Allah’ım diye esas Sevdan’a yönelişin.
Rüya dediğimiz; Allah’a olan yolunda sana Yarenlik edenin sana “Çok şükür” kelamını ettirendir…
Sevdamızın İmana dönüşmesi duası ile;
Mısralar ile kalın…

30 Ağustos Salı 2016 – Üsküdar